Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası arazi üzerindeki yapı veya bitkilerin mülkiyet hakkının hukuki durumuna dair açılan bir davadır. İzaleyi şuyu yani ortaklığı giderilmesi davalarında muhdesatın aidiyeti davası sıklıkla açılmaktadır. Bu yazımızda “muhdesatın aidiyetinin tespiti davası nedir” sorusuna yanıt arayacağız.

Muhdesat Ne Demektir?

Muhdesat kavramı, taşınmaz üzerinde bulunan yapı veya bitkilerdir. Ancak gayrimenkul üzerindeki bir bitkinin yahut yapının muhdesat kavramında değerlendirilebilmesi için, bunun kalıcı olması gerekir. Taşınabilir veya kolayca sökülüp götürülebilir tarzdaki yapılar, muhdesat kavramına dahil edilmez.

Örnek olarak taşınmaz üzerine sürekli olarak kalmak amacıyla yapılan bina, inşaat, eklentileri veya dikilen bitkileri ve ağaçları muhdesat kavramı arasında saymak mümkündür.

Hukuki niteliği bakımından muhdesat taşınmazın bütünleyici parçasıdır (Türk Medeni Kanunu m. 718/2).

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası

Uygulamada muhdesatın tespiti davası, muhdesatın aidiyeti davası veya muhdesatın aidiyetinin tespiti davası olarak da bilinen bu davada, taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatın mülkiyete dair hukuk durumu için açılan bir davadır.

Hukuki niteliği itibariyle muhdesatın aidiyetinin tespiti davası bir tespit davasıdır. Bu davada mülkiyetin tespiti talep edilememektedir.

8. HD., E. 2013/23813 K. 2014/18473 T. 16.10.2014

“Dava konusu muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe geren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde ise de, yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden, hüküm yerinin birinci fıkrasından “…mülkiyetinin davacı …’a ait olduğunun…” sözlerinin çıkarılmasına, yerine “… Davacı … tarafından meydana getirildiğinin…” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA,”

Bu davanın açılabilmesi için, davacının güncel korunmaya değer hukuki yararının bulunması ve dava sonuna kadar da hukuki yararın bulunması gerekir. Örneğin ortaklığın giderilmesi (izaleyi şuyu) davası, taşınmazda kentsel dönüşümün söz konusu olması, kamulaştırma yapılması durumlarında, davacının güncel hukuki yararının bulunduğu kabul edilir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası ve İzaleyi Şuyu Davası İlişkisi

İzaleyi şuyu yani ortaklığın giderilmesi davaları, oldukça uzun süren davalardır. Bilhassa muhdesat hakkında uyuşmazlık bulunması, bu davaların sürecini uzatmaktadır. Bu iki dava arasında birbiriyle önemli ilişki bulunmaktadır.

Ortaklığın giderilmesi davaları, taşınmazdaki hissedarlar tarafından taşınmazın satılması ve buradan gelecek paranın bölüşülmesi şeklinde basitçe açıklanabilir. Ancak söz konusu taşınmazın satış bedeline taşınmaz üzerindeki başka bir yapı veya bitkinin bulunması katkı sağlıyorsa buna dair muhtesatın tespiti istenmelidir.

Taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılmışsa, muhdesat iddiası ileri süren davacının hukuki yararının bulunduğu kabul edilir. Ancak ortaklığın giderilmesi davasında henüz satış yapılmadan önce muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılabilir. İzaleyi şuyu davası karara çıkıp kesinleştikten sonra artık muhdesatın tespiti davası açılamaz.

Öte yandan, muhdesatın ortaklığın giderilmesi davasındaki değere esas alınabilmesi için, bunun taşınmazda değer artışına neden olması gerekir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasının Bekletici Mesele Yapılması

Ortaklığın giderilmesi davası aşamasında davalılardan birinin muhdesat iddiası ileri sürmesi halinde mahkemece tarafa muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açması için süre verilmesi gerekir.

Bu sürede muhdesatın aidiyetini tespit davası açılırsa, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkeme muhdesat kararının neticesini beklemelidir.

14. HD., E. 2019/408 K. 2019/7318 T. 6.11.2019

“Somut olaya gelince; davalı … vekili, dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan elma ağaçlarıyla ilgili olarak Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/394 Esas sayılı dosyasıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açtığını beyan etmiştir.

O halde mahkemece, bu davanın davalı yararına sonuçlanması halinde bütünleyici parçanın aidiyeti belirlenmiş olacağından satış bedelinin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda dağıtılması gerekecektir. Mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin bu davanın bekletici mesele yapılması ve satış bedelinin bu davanın sonucuna göre dağıtılması gerekirken anılan davanın sonuçlanması beklenilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Tarafları

Bu davada davacı taraf, taşınmaz üzerindeki muhdesatın kendisi tarafından inşa edildiğini yahut dikildiğini iddia eden kişidir. Davacı bir kişi olabileceği gibi birden fazla kişi de olabilir.

Davalı taraf, bu iddiayı ileri süren davacı dışındaki tapu maliklerinin tamamıdır. Diğer tapu maliklerinin davada taraf olarak gösterilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu husus mahkemece resen gözetilmelidir.

7. HD., E. 2010/6101 K. 2010/5721 T. 12.10.2010

“Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Taraf koşulu sağlanmadan eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez.

O halde, muhdesatların davacı tarafa ait olduğunu kabul etmeyen tüm paydaşların davada taraf olmalarının zorunlu olduğu düşünülerek davada taraf olarak yer almaları sağlanmalı, yargılamaya geldiklerinde davaya karşı diyecekleri, delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir.”

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında İspat Yükü

Muhdesatın aidiyeti davasında ispat külfeti davacıya aittir. Davacı, muhdesatın varlığını ve bunun kendisine ait olduğunu usulünce ispatlamalıdır. Davacı, taşınmaz üzerindeki yapının yahut bitkinin kalıcı olarak kendisi tarafından inşa edildiğini yahut dikildiğini tanık dahil her türlü delille birlikte ispatlayabilir.

Buna göre taşınmazın yapılmasına ilişkin faturalar, inşaat projeleri, uydu fotoğrafları, tanık anlatımları önem arz eder. Muhdesat iddiası nasıl ispatlanır konusunda davacının geniş bir delil sunma imkanı vardır. Bunlarla birlikte muhdesatın tapu sicilinde gösterilmiş olması da bu davanın ispatı noktasında önemli bir karinedir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Ne Zaman Açılır?

Söz konusu davanın açılabilmesi için herhangi bir hak düşürücü süre yoktur. Ancak şüphesiz ki davanın açılabilmesi için öncelikle muhdesatın tespitinde hukuki yararın bulunması gerekir.

Ayrıca, kadastro öncesinde yapılan muhdesatlar bakımından, kadastro tutanakları kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra artış kadastro öncesindeki haklara dair itiraz edilemeyeceğini ve dava açılamayacağını belirtmek gerekir. Dolayısıyla kadastronun bulunduğu bir uyuşmazlıkta muhdesatın inşa edildiği yahut dikildiği tarih önem arz edecektir. Kadastro Kanunu m. 12’deki bu hükme göre, on yıl geçtikten sonra dava açılamayacak, muhdesata dair haklar ileri sürülemeyecektir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muhdesatın tespiti davasında görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir (HMK m. 2). Bu davayla bağlantılı olan ortaklığın giderilmesi davasında ise sulh hukuk mahkemesi görevlidir (HMK m. 4/1). Buna göre birbiriyle bağlantılı olsa da bu iki dava farklı mahkemelerde görülecektir.

Yetkili mahkeme ise genel yetkili mahkeme olarak davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Söz konusu davanın taşınmazdan kaynaklandığı düşünülse de taşınmazın aynıyla ilgili bir dava olmadığından, taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkeme yetkili değildir. Buna göre, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında yetkili mahkeme davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Bununla birlikte bu davada kesin yetki söz konusu olmadığından davalı tarafından yetki itirazının ileri sürülmesi gerekir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Sonunda Verilecek Karar

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde muhdesatın tespiti davasının kabul edilmesi durumunda, bu karar, muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitiyle sınırlı hüküm doğurur. Dolayısıyla, muhdesatın davacıya ait olduğuna dair mülkiyet hakkının tesisine karar verilemez. Diğer bir ifadeyle, muhdesatın tespiti davası mülkiyetin tescili imkanı vermez.

Muhdesatın aidiyeti davası bir tespit davasıdır. Bu nedenle verilen karar tespit hükmünden ibarettir. Bununla birlikte ortaklığın giderilmesi davasında yapılan paylaştırmada, muhdesatın aidiyetinini tespitine dair karar dikkate alınır. Dolayısıyla izaleyi şuyu davasında paraların paylaştırılmasında muhdesatın tespiti kararı oldukça önemlidir.

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasıyla ilgili daha fazla bilgi almak için bize buradan ulaşabilirsiniz.

Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *